26 Temmuz 2013 Cuma

3.KÖPRÜYE NEDEN KARŞIYIM? / #KöprüdegilTopluTasima

Bu yazı bir ortak yayındır. Bugün, benzer düşünceleri paylaşan birçok blog yazarının blogunda bu yazıyı göreceksiniz. 
Hazırlayan Banu Conker ve İrem Afşin’e  çok teşekkürler.Akılları kurcalayan bu sorunla ilgili yazmışlar,  istatistiklerle belgelemişlerdir.Yazdıklarına tüm yüreğimle katılıyorum...


3.KÖPRÜYE NEDEN KARŞIYIM?  / #KöprüdegilTopluTasima 



Ben bir anneyim/babayım. Anne olmak sadece doğurmak değildir./ Baba olmak sadece çocuğu için para kazanmak değildir.  Anne/ Baba olmak geleceği yetiştirmektir. Bir çocuk gelecek için yatırımdır. Çocuklarımızın sağlıklı olması en büyük servetimizdir. Bunun için de sağlıklı yiyecekler, kirlenmemiş, yok edilmemiş bir doğaya ve temiz suya ihtiyacımız var.



Ben İstanbul’da yaşayan bir anneyim/ babayım. Kış geldiğinde şehrin üstüne inen kirli hava pusunun altında nefes almaya çalışıyoruz. Ben çocuğumun temiz havayı içine çekmesini, toprağın kokusunu duymasını istiyorum, çünkü bunu ona borçluyum. Kızılderililerinin dediğine inanıyorum, “biz dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldık”. Dünyayı daha iyi bir şekilde onlara geri vermeliyiz.



Yaşadığımız şehirde doğa rant hırsı ile uzun yıllardır fazlasıyla tahrip edildi. Şimdi bir de yıllardır konuşulan 3. Köprü’nün yapımına başlandı.

·         Eğer 3. Köprü yapılırsa; trafik için çözüm olmayacak, ancak çevreyollarının kenarları yeni sitelerle doldurulacak.

·         Eğer 3.köprü yapılırsa, zamanla ormanların içindeki su havzaları ortadan kalkacak ve susuzluk sorunu ile yüzleşmek zorunda kalacağız.

·         Eğer 3. Köprü yapılırsa, suların kirlenmesi çevrenin daha da sağlıksız olmasına neden olacak. 

·         Eğer 3. Köprü yapılırsa, sadece İstanbul değil, Kocaeli ve Çatalca yörelerindeki verimli topraklar da beton yığınlarıyla kaplanacak.

·         Eğer 3. Köprü yapılırsa, İstanbul’un giderek azalan yeşil alanları hızla iyice küçülecek, sıcaklık dayanılır olmaktan çıkacak.



Böyle bir şehirde nasıl yaşayacağız? Çocuklarımızı büyütmek istediğimiz şehir bu olabilir mi?

  

İstanbul’un ilk Boğaz Köprüsü 1973’te, ikincisi 1988’de açıldı. O zaman gösterilen gerekçeler, iki kıta arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak ve trafik sorununu çözmekti. Ama sorun, yıllar geçtikçe daha da içinden çıkılmaz hale geldi.

Çünkü köprüler trafiği azaltmıyor, aksine kendi trafiklerini yaratıyor.

Çünkü köprülerin taşıdıkları yolcu değil araç!



Birinci köprü açıldıktan bir yıl sonra:
Boğazı geçen insan sayısı yüzde 4 artarken
Boğazı geçen araç sayısı yüzde 200 arttı!



İkinci köprü açıldıktan sonra bugüne kadar:
Boğazdan geçen insan sayısı yüzde 170 artarken
Boğazdan geçen araç sayısı yüzde 1180 arttı!

Yolcuların yüzde 63’ünü taşıyan toplu taşım araçlarının köprü trafiğindeki payı yüzde 10
Yolcuların yüzde 37’sini taşıyan özel araçların köprü trafiğindeki payı yüzde 90


Özel araçların yarattığı trafik sıkışıklığını karşılamak için İstanbul Boğazı’na 2020 yılında 7 köprü, 2040 yılında 70 köprü yapılması gerek!  Köprülerle örtülmüş bir boğaz hayal edebilir misiniz?



Ben bir anneyim/ babayım, çocuğum için 3. Köprü’nün yapılmasına karşıyım.

Trafiği çözmek istiyorsanız toplu ulaşımı arttırmanızı istiyorum. Trafiği çözmek istiyorsanız, bilinçli araç kullanımının yaygınlaştırılmasını istiyorum.

Köprü değil, sağlıklı yaşam ve çevre  için bilinçli toplum ve toplu taşıma istiyorum!



Sizleri 3. köprüyü engellemek ve daha iyi bir geleceğe sahip çıkmak için sosyal medya üzerinden yetkililere baskı yapmaya çağırıyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder