8 Ekim 2010 Cuma

YÜREĞİMİN SESİNİ DİNLEDİM


















Gün daha beyaza dönüşmeden, gözlerimi rüzgarın uğultulu sesine açmıştım.Ekimin ilk sabahıydı. Sonbaharın güzelliklerini kaçırmamalıydım. İyi ki bu hafta sonu,doğduğum yere gelmiştim.Kalktım, terasa çıktım. Gün gökyüzüne beyaz gri bulutlar bırakıyor, güneş ışınları ise bir duvarın arkasından süzülmeye çalışıyordu.Rüzgarın sesi, kavak ağacının yumuşak sesinde melodiler oluşturuyordu.Gözlerimse körfezin koyu mavilerine takıldı.Hırçın deniz sabaha uyanıyordu. Kıyıya inmeliyim…

Kimseler yok. Ayaklarımı suya sokuyorum, üşümelerine aldırmadan. Öylece duruyorum.Bir iki çakıl taşı alıp, sevdiğim sularına attım. Cup diye çıkan sese güldüm. Çocukluğumu yaşarcasına oluşan halkaları saydım. Sanki, uzaktan git gide yaklaştığını duyduğum balıkçı teknesinin sesi, aramızdaki inanılmaz sevgiyi bozmak için geldi.Akşamın mehtabında yine baş başa kalırız.Ben balkonda bir duble içkimle sana şarkılar söylerim, sende bana yakamozlarını yollarsın…

Sana arkamı dönüyorum, deli mavim. Şimdi de gözlerim yeşillerin her tonuna takılıyor. Saat daha erken. Köye kadar yürümeliyim.Üç beş selamdan sonra yola devam etmeliyim.Ve ormanın her türlü çiçeğini, ağacını,böceğini barındıran eşsiz
güzellikteki,tepelerine çıkmalıyım.Her zaman yaptığım gibi,yoldaki çalı yeşilliklerinde böğürtlenler toplamalıyım.Arılarla köşe kapmaca oynamalıyım.Ve mis kokularını,temiz havanı içime çekmeliyim.Zirveden gelen buz gibi suyun sesini ,birde hala yaza veda etmemiş cırcır böceğinin sesini,arada durup dinliyorum…

İyice tepe noktaya ulaştığımda,yeşil olmuş gözlerimden körfezin en güzel mavilerine dalıyorum.Yaşadığım güzelliğe şükür ediyorum.Tüm bedenimle,duygularımla yaşadığımı hissediyorum.Doğduğum güzel toprak ben seni çok seviyorum…

Ş.Ö

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder