5 Kasım 2010 Cuma

BİTEN GÜNÜN ARDINDAN GECEYE MERHABA























Her zaman etrafına bakar,gördüklerini aklının yada yüreğinin bir köşesine saklardı.Bugünse hiçbirini yapmamış,öyle hızlı adımlarla yürümüştü ki,evinin önüne bile geldiğini fark edememişti.Ayakları alışkanlıktan olsa gerek oturduğu apartmanın önüne kendi kendine gelmiş,kapıyla burun buruna kaldığında bunu fark etmişti.Bir an önce evine girmek istiyordu.
Kapıyı açtı,paltosunu çıkarıp askıya bıraktı. Ayakkabılarını ne kadar çıkarıp fırlatmak istese de, kapının yanındaki dolaba koydu.
Birden gözleri, kapının yanındaki boy aynasında kendi görüntüsüne takıldı,kaldı.Saçlarının bukleleri dışarıdaki rüzgardan iyice dağılmış,yanakları soğuktan kızarmıştı. Yüzündeki derin çizgiler net ve açıktı.Yoksa hayatın yaşanmışlıkları nasıl belli olacaktı.Şimdi devam etse, tüm yaşamını ayna ile paylaşacaktı.Aynadaki gözleri kendine kimi zaman gülümseyecek kimi zaman ağlayarak bakacaktı.Sonuçta kendi gözlerinin anlamlarında bir kere, bir kere daha …Bir duş ona iyi gelecekti…
Karnı çok aç değildi,yemek yerine sert sulu elmaları bir tabağa,ince ince soyduğu havuçları da içinde limon suyu bulunan ağzı geniş bir bardağa koydu.Soğumuş beyaz şaraptan da bir kadeh koyup,pencerenin önündeki sehpaya bıraktı.Müzik evet şu enstrümantal parçaların olduğu cd …Eline bir elma dilimi alıp, kendini koltuğa bıraktı…
Yorgunum!..Gerçi bu sözcüğü bedeninin yorgunluğu için hiç kullanmıyordu.Yapılan bir duş,alınan bir vitamin,biraz uyku vücudun kendisini toparlamasına yetiyordu.Onun asıl yorgunluğu,yaşanmışlıkların aklından,yüreğinden atamadığı anlarındaki olaylardı…
Pencereden önce sokağa baktı,sonra gözlerini gökyüzüne doğru kaldırdı.Yıldızlar puslu bir karanlığın arkasına saklanmış gibiydiler.
Bu gece sahte parlaklıklarına son vermişler, gerçek donuk yüzlerine dönmüşlerdi.Sanki yarın yağacakmış gibi duran kara bulutların hışmına uğramışlardı…
…..
……
Bir kadeh şarap daha almak için yerinden kalktı.
Müziğin ritmine uyarak vücudunu sallamaya başladı.Dans etmek,inanılmaz bir güzellikti.Vücudun sessiz diliydi,dans…Sevdiğinin kollarında saatlerce dans edebilirdi.Gülümsedi…
Neyse ki iki gün demişti,telefonda.Ona olan özlemi iki gün daha yüreğinde saklı kalacaktı,geldiğinde özgür kalan özlem,doyasıya sarılacaktı,yüreğini taşıyan diğer yüreğine…

……
Şarap,müzik ve senin var olduğun sensizlikte,uykuyu hisseden gözleri,gecenin ilerleyen saatlerine‘iyi geceler’ derken,uykuya,senle olan düşlere ve uyandığımda gülümseyeceği yeni bir güne merhaba diyordu…

Ş.Ö

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder