27 Ocak 2011 Perşembe

SEVGİM ENGİN MAVİLERE























Deniz kenarında bir kasabada doğmanın etkisi midir nedir bilinmez,o eşsiz maviler ile aramızda tutkulu bir bağ vardı.Tan doğmadan önceki ve akşamın sessizliğindeki hali beni öylesine içine çekerdi ki,saatlerin nasıl geçtiğini farkına varamazdım.

Denizle ilgili aklıma ilk gelen anım,gözümün önünde hayal gibi belirse de,bana mutluluk yaşatan bir olaydı.Üç yaşlarımdaydım,bahar aylarından biriydi ki,pantolon ve uzun kollu bir tişörtleydim.Elimden hiç bırakmadığım kum kovama bir yığın küçük beyaz taşlar dolduruyordum.Birden biri adımı bağırdı.Uzaktan kocaman biri,sımsıcak kollarını açmış bana geliyordu.Açılan kucağa nasıl da koşmuştum.Uzaktaki anneannem gelmişti.Çok mutluydum.Deniz bana canım anneannemi getirmişti.Gülümsedim, yine çakıl taşlarının üstüne oturmuş,güneşin doğmasını beklerken sabahın ilk saatlerinde geçmişe bir uzanıvermiştim,akıl ve yüreğimin hatırladığı anlara…
Deniz öyle sakindi ki,kum tanelerini bile görüyordum .Tek dük geçen balıkları, birkaç deniz kabuğunu,yosunların uyumla sallanmalarını.Elimdeki taşı öylesine denize attım ve oluşan halkalara,denizin üstündeki eski tahta iskelemizi çizdim…Yedi yaşındaydım,ilk torun olmanın bütün keyiflerini yaşıyordum.Ev denizin dibinde de olsa,can gülüm ve dedem,sabahın erken saatlerinde tahta iskelenin üzerine hiç üşenmeden ufak masayı,sandalyelerini,piknik tüpünü götürürlerdi.Bir yandan çay orada demlenirken,babaannem yaptığı lezzetli böreği,çilek reçelini,yeşil zeytinleri,beyaz peyniri ve domatesleri çıkarır,masanın üstüne yaydığı mavi_beyaz örtünün üstüne sıralardı.Ve ben onların hep yanında olurdum.Sevginin gülen gözlerle içime akması harika bir duyguydu…Güneşin ilk ışıklarını denizin üstüne bırakışını seyretmeyi,tahta iskele üzerinde yapılan unutulması mümkün olmayan bu kahvaltılarda öğrenmiştim.

Az uzaklardan gelen bir balıkçı motorunun sesi,sessizliği bıçak gibi keserken,gözlerimi halkalardan kaldırdım.Tekneye doğru baktığımda,ona eşlik eden üç beş martıyı gördüm.Denizin koyu mavisi,hafif sarı bir ışık süzmesiyle doğan güneş ve bulutların açık mavisinin oluşturduğu ince çizgideki martılar,gözüme birden beyaz uçuşan umutlar gibi gelmişti…
Oturduğum taşların üstünden kalkıp, sandaletlerimi çıkardığım gibi mavi serinliğin kıyıya vuran zarif sularına adım attım.İnce ıslak kumun ayaklarımın altındaki kaymalarının inanılmaz güzelliğinde sabahı karşılıyordum.

Aklıma seninle el ele kumsaldaki yürüyüşlerimiz geldi.Sabahları güneşin ışınlarının en sarılarını,gün batımlarında en kızılını denizin üzerinden birlikte avuçlardık.Ve umutlarımızı saklardık, ıslak ışık toplarımıza. Birbirimizi  sevdiğimizi anlatırdık,bulduğumuz bir deniz yıldızına...

Yeni bir gün başlamıştı.Çıkan hafif rüzgarla birlikte,en sevdiğim mavilere veda ederken avuçlarımda topladığım bin bir umudum ve hayatımdan anlar vardı…Ş.Ö



2 yorum:

  1. bayıldımmmm
    ne güzel bir yazı
    deniz, mavi, sevgi
    herşey birarada

    YanıtlaSil
  2. hemen havalar ısınsa da denize kendimizi atsak dedirtecek çok hoş bir yazı:))

    YanıtlaSil